Bizi Takip Edin

Sağlık

‘Adenoviral konjonktivit’ göz hastalığına dikkat

Yayınlandı

Tarih

Göz Hastalıkları Bölümü Doç. Dr. Doğan Ceyhan, adenovirüsler olarak adlandırılan virüs grubunun, gözün dış kısmı ile göz kapaklarının iç kısmını saran zar olan konjonktivaya bulaşması sonucunda oluşan iltihap reaksiyonunun, ‘adenoviral konjonktivit’ olarak tanımlandığını söyledi. Doç. Dr. Ceyhan, “Bu enfeksiyon gözün ön kısmındaki kornea denilen şeffaf kısmı da etkilerse, ‘epidemik keratokonjonktivit’ olarak adlandırılan daha ciddi bir tablo da ortaya çıkabilir.

Adenovirüs enfeksiyonları yaygın olsa da gözü ve üst solunum yolunu etkileyen tüm hastalıkları ‘adenoviral enfeksiyon’ olarak adlandırmak doğru değildir. Adenovirüs dışı etkenler de hem solunum yolları, hem de gözü etkileyen benzer tablolar oluşturabilir. Onun için sadece adenoviral konjonktivit değil, ‘viral konjonktivit’ veya ‘bakteriyel konjonktivit’ şeklinde daha genel tanımlamalar daha yerinde sayılır. Bazen viral enfeksiyonların üzerine ikincil olarak bakteri enfeksiyonlar da eklenebilir. Viral ve bakteriyel konjonktivitler muayene bulguları ile ayırt edilebilse de kesin ayrımlarının yapılması her zaman mümkün olmayabilir” diye konuştu.

‘GÖRMEDE KALICI SORUNLAR OLUŞABİLECEK CİDDİYETE ULAŞABİLİR’

Adenoviral konjonktivitin gözde kızarıklık sulanma, çapaklanma, batma, yanma, ağrı, görme bulanıklığı, kapaklarda şişme gibi şikâyetler oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Ceyhan, “Kişinin vücut direnci, virüsün tipi ve hastalık oluşturma gücü gibi etkenler, hastanın yaşadığı sorunlar üzerinde etkilidir. Vücut direnci düşük kişilerde veya virüsün hastalık oluşturma gücü yüksek tiplerinde daha ağır tablolar oluşabilir.

Ağır tablodan kastımız gözde iz bırakacak, görmeyi de etkileyebilen tedaviye dirençli hastalıklardır. Bu ağır tablo, sık olmamakla birlikte, ülkemizde görülmektedir. Ağır tabloda göz kapağının iç kısmında kirli sarı zarlar ve korneada lekeler oluşmaktadır. Bu durumda hastalık, görmede kalıcı sorunlar oluşabilecek ciddiyete ulaşabilir. Bu nedenle özellikle kapak iç kısımlarında kalın zarlar oluşan tablolarda daha dikkatli bir tedavi süreci yürütülmelidir. Bu ciddi tablo son yıllarda giderek daha az görülmekte ve hasar bırakma olasılığı da azalmaktadır” diye konuştu.

‘BULAŞMA ORANI YÜKSEK’

Doç. Dr. Doğan Ceyhan, adenovirüs enfeksiyonlarında bulaşma oranının yüksek olduğunu kaydederek, “Bu nedenle adenoviral konjonktivit veya üst solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerin toplu alanlara girmemesi ve evlerinde kalması tercih edilmelidir. Bulaşma en sık kişisel temasla ve eller aracılığıyla olsa da öksürük, aksırık ile havadan veya ortak kullanılan eşyalarda bulunan virüsler de bulaşma nedeni olabilir.

Bu nedenlerle, konjonktivit olan kişilerin eşyaları ayrılmalı ve başka kişilere veya eşyalarına dokunmamalarına dikkat edilmelidir. Havlu olarak kâğıt havlu kullanımı, toplu mekânlarda bulunma durumunda maske kullanmaları ve aile bireyleri dâhil yakın temastan kaçınmaları sağlanmalıdır” dedi.

‘FARKLI TEDAVİLER UYGULANABİLİR’

Hastalığın ilk aşamalarında ılık su ve pamukla göz çevresinin temizlenmesi ve pansumanlarına rağmen 1-2 gün içinde iyileşme olmazsa, göz hekimine müracaat edilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ceyhan, şunları söyledi:

“Göz hekimi önerisi olmadan ilaç, damla kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Hastanın durumu, gözdeki belirti ve bulgular gibi etkenler dikkate alarak farklı tedaviler uygulanmaktadır. Göz enfeksiyonu ağır olmadıkça, konjonktivit için ağızdan ilaç genellikle önermemekteyiz. Nadiren göz kapakları ve çevresine ilerleyen durumlar için ağızdan veya hatta kas içine ilaç da önerilebilir. Hastalık süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte vakaların çoğunda 7-10 gün içinde iyileşme olmaktadır.

‘Epidemik keratokonjonktivit’ denilen durumda iyileşme bazen haftalar almakta ve gözde ciddi izler de kalabilmektedir. Sonuç olarak söyleyebiliriz ki, hastalarımız en öncelikli olarak, vücut dirençlerini düşüren yetersiz beslenme, düzensiz uyku ve stresi azaltmaya çalışmalıdır. Ayrıca kalabalık alanlarda mümkün olduğunca maske kullanımı tercih edilmelidir. Ellerin sıklıkla sabun kullanarak yıkanması ve gözlere temas ettirilmemesini de koruyucu tedbir olarak önermekteyiz. İlaç kullanılsa dahi ılık su ve pamukla göz çevresi temizliği ve pansumanın, tedavinin vazgeçilmez aşaması olduğunu da hatırlatmaktayız.”

Okumaya Devam Et
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlık

Dikkat “Sahte güneş kremleri” deri hastalıklarını tetikleyebilir

Yayınlandı

Tarih

Editör

Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, “Sahte güneş koruyucuları kalıcı hasarlara neden olabiliyor, o kimyasallar ciltte lekelenmelere yol açabiliyor. Daha önemlisi koruyuculukları yok, alerji riskleri çok fazla.” dedi.

Akdeniz Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yılmaz, güneşin hayatın kaynağı olduğunu ancak yoğun geldiği dönemlerde yanıklar, kanser riski başta olmak üzere birçok soruna yol açabildiğini söyledi.

Açık tenli ve renkli gözlü insanların güneş ışınlarından daha fazla etkilendiğine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

“Güneşten korunmak için mümkün olduğunca şapka takmayı, uzun kollu giyinmeyi öneriyoruz. Güneşe karşı aşırı duyarlılığı varsa, çabuk yanıyorsa, deri kanseri öyküsü varsa özellikle bebeklerde mümkün olduğu kadar güneşin yoğun olduğu saat 10.00-16.00 arasında dışarı çıkmamalarını, çıkmak zorunda kalanlar için güneş koruyucu krem kullanmalarını öneriyoruz. Güneş koruyucu kremlerde 30 faktör yeterli olmaktadır. 30 faktörün üzerindekiler arasında etkinlik açısından çok büyük bir fark yoktur. Bazı kimyasalların biraz daha artışı anlamına geliyor. Güneş kremi kullanılacaksa etkisi yarım saat sonra başlayacaktır ve 2,5 saatte bitecektir. ‘Güneş kremini sabah sürdüm akşama kadar korunuyorum’ diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, boşuna kimyasal alıyorsunuz.”

“Markası belli olmayan veya taklit ürünlerden kaçının”

Yılmaz, güneş kreminin 2-2,5 saat arayla yeniden sürülmesi gerektiğini hatırlatarak, satın alırken dikkatli olmak gerektiğinin altını çizdi.

Ucuz ürünlerden şüphe edilmesini öneren Yılmaz, şöyle konuştu:

“300 liralık bir ürün pazardan ya da güvenilir olmayan bir siteden çok ucuza alınmışsa bir sıkıntı vardır. Gerçek güneş koruyucu değil, hatta tam tersine sağlığımızı tehlikeye atabilecek birçok kimyasal içeriyor olabilir. İçerisinde ağır metaller, kimyasallar ve alerji riski olabilir. Deri kanserlerini tetikleyebilir. ‘Güneş kremi kullanıyorum nasıl olsa’ diyerek dışarıda cesur davranıp, deri kırışıklığı, lekeler ya da kanser gelişimi dahil birçok hastalığa davetiye çıkaracaktır. O nedenle markası belli olmayan ya da taklit ürünlerden kaçınmalarını öneriyorum. Sahte güneş koruyucuları ciltte kalıcı hasarlara neden olabiliyor, o kimyasallar ciltte lekelenmelere yol açabiliyor. Daha önemlisi koruyuculukları yok, alerji riskleri çok fazla, onlardan kaçınmaları gerekiyor.”

Türkiye’deki deri tipinde yüksek koruyuculara gerek olmadığına işaret eden Yılmaz, 30 ile 50 faktör arasındaki güneş kremlerinin sadece yüzde 2’lik koruyuculuk farkı olduğunu bildirdi.

Güneş yanıklarına yoğurt, salça, diş macunu sürmek sakıncalı

Yılmaz, güneş yanıklarının ciddi bir tablo olduğunu belirterek, “Güneş koruyucu kullanmadan uzun süre açıkta kalınmışsa özellikle sırtta çok ciddi su toplamalar, kızarıklıklar olabilir. Böyle durumlarda yoğurt, salça ya da diş macunu gibi ürünler sürmek enfeksiyon riskini artıracak, kalıcı iz ve leke riskine neden olacaktır. Onun için hekime görünmeli. Eğer görünemiyorsa iki saatte bir üç doz halinde aspirin alınmasını, kortizonlu losyonlar, kremler kullanmasını öneriyoruz.” ifadesini kullandı.

Bronzlaşmaya çalışmak deri kanserlerine davetiye çıkarıyor

Aspirinin ağrıyı ve kızarıklığı baskılamada rahatlatıcı etkiye sahip olduğunu anlatan Yılmaz, bronzlaşmaya çalışmanın da deri kanserlerine davetiye çıkardığını vurguladı.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Almanya Federal Meclisi ilaç kıtlığına karşı yeni yasayı onayladı

Yayınlandı

Tarih

Editör

Almanya’da hükümetin gelecekte ilaç tedarikinde yaşanabilecek darboğazları önlemeyi amaçlayan yasası Federal Meclis’ten geçti.

Federal Meclis’te yapılan oylamada “Patent dışı ilaçlarda teslimat darboğazlarıyla mücadele ve çocuk ilaçlarının tedarikini iyileştirme yasası (ALBVVG)” olarak adlandırılan yasa tasarısı hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oylarıyla kabul edildi.

Böylelikle, Federal Meclis, hükümetin ilaç tedarik sorunlarıyla mücadelede tedbirler alması konusunda yolu açtı.

Yeni yasa, ilaçta sabit fiyatlar, indirim anlaşmaları ve çocuk ilaçlarının tedariki alanında yapısal önlemler getiriyor.

Yasaya göre, ilaç şirketleri belirli ilaç ve antibiyotiklerde en az 6 aylık stok bulundurma zorunda olacak.

Çocuklar için ilaçların yetersiz olduğu durumlarda eczaneler diğer üreticilerin aktif bileşenlerini daha kolay dağıtabilecek. Çocuk ilaçları için sabit fiyat ve indirim anlaşmaları kaldırılacak.

Avrupa’da üretilen antibiyotikler tercih edilecek ve kıtada yeniden daha fazla antibiyotik ilaç üretilmesi için kamu teşvikleri sağlanacak.

Almanya’da Kovid-19 pandemisiyle başlayan tedarik zincirindeki aksaklıkların neden olduğu ilaç sıkıntısı eleştirilere neden oluyordu.

Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach söz konusu yasa taslağını nisan ayında açıklamıştı.

Lauterbach, aşırı tasarrufun son birkaç yılda Almanya’da patentsiz ilaç arzını önemli ölçüde kötüleştirdiğini belirterek, Almanya’nın ilaç satış pazarı ve üretim yeri olarak yeniden daha cazip hale gelmesi gerektiğini vurguladı.

Alman Federal İlaç ve Tıbbi Cihazlar Enstitüsü (BfArM) geçen yıl Almanya’da tedarik sıkıntısı yaşanan 299 ilacın listesini internet sitesinde yayımlamıştı.

BfArM’ye göre tedarik darboğazının nedeni Çin ve Hindistan gibi ülkelerden gelen teslimatların yetersizliğiydi.

Avrupa’da maliyet nedeniyle uzun yıllardır ilaç üretimi azalmıştı.

Almanya’da eksik olan ilaçlar arasında antibiyotikler, diyabet ilaçları, kanser ilaçları, bağışıklık sistemiyle ilgili ilaçlar ve ağrı kesiciler yer alıyordu.

Okumaya Devam Et

Sağlık

Bakan Koca; sağlık ekipleri bayramda da görev başında

Yayınlandı

Tarih

Editör

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kurban Bayramı tatili boyunca acil durumlara en kısa sürede müdahale etmek amacıyla çevre yolu bağlantı noktalarında sağlık ekiplerinin görev başında bulunacağını bildirdi.

Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “9 günlük Kurban Bayramı tatili boyunca İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, ülke genelinde çevre yolu bağlantı noktalarında acil durumlara en kısa sürede müdahale etmek amacıyla helikopter ve acil yardım ambulansları, UMKE timleri ve motorize ekiplerimizle biz görev başındayız. Kaza riskine karşı lütfen dikkatli olun. İyi bayramlar.” ifadelerini kullandı.

Tatil süresince İstanbul, Ankara ve İzmir’de trafiğin yoğun olduğu noktalarda da tedbir alınacağını belirten Bakan Koca, görev başındaki sağlık ekiplerinin görüntülerini paylaştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar