Güncel
Dikkat! Bunu yapan EYT’liler çifte ödeme alacak
EYT’de başvurular tüm hızıyla sürerken, birçok EYT’li emekli maaşı ile beraber çifte ödeme alabilmek için acele ediyor. Tüm bunların dışında kıdem tazminatı hakkı da var. Ancak tazminat hesaplanırken o ayrıntıya dikkat edilirse alınacak para daha fazla olacak. İşte detaylar…
Milyonlarca EYT’li emekli olabilmek için işten ayrılmak zorunda. Birçok EYT’li emekli maaşı ile beraber çifte ödeme alabilmek için acele ediyor.
MART’TA EMEKLİLİK BAŞVURU YAPANLAR ÇİFTE ÖDEME ALACAK
Milyonlarca sigortalı için EYT yasasından emekli olabilmek için başvurmaya devam ediyor. Mart ayı içinde başvuru yapıp Nisan’dan itibaren maaş hesaplanmasını isteyen EYT’liler acele ediyor. Böylece Nisan’da ödenecek olan Ramazan Bayramı ikramiyesini de hak etmiş olarak çifte ödeme alacak.
RAMAZAN BAYRAMI İKRAMİYESİ NE ZAMAN ÖDENECEK?
Emekli Ramazan Bayramı ikramiyesi genelde bayramdan önceki hafta ödeniyor. Dolayısıyla bu tarihten önce emeklilik hakkı elde etmiş ve maaşı bağlanmış olanlar ikramiye ödemesi de alacak.
2023 yılında Ramazan Bayramı 21 Nisan-23 Nisan arasında idrak edilecek.
EYT’lilerin önemli bir kısmının çalışıyor olması onlar açısından işten çıkış bildirgesinin verilmesini de gerektiriyor. Bu noktada işten ayrılıp emekli olacak EYT’liler açısından hem kıdem tazminatı hem de izin hakları açısından bazı detaylar önem kazanıyor.
Yasalarımız işten kendi isteği ile ayrılanlar için kıdem tazminatı hakkının doğmadığına hükmediyor. Ancak bunun bazı istisnaları da var. 1475 sayılı yasanın yürürlükteki 14. maddesine göre emekli olmak için ayrılmak kıdem tazminatını gerektiriyor. Burada sigortalı kendi isteği ile ayrılmasına rağmen tazminat alabiliyor.
EYT’li çalışanlar açısından burada üç durum ortaya çıkıyor.
1- İşten ayrılıp artık emeklilik hayatı yaşamak
2- İşten ayrılıp tazminatını alıp yeni bir işyerinde veya aynı işyerinde yeni sözleşmeyle çalışmaya başlamak
3- İşten ayrılıp tazminat almadan tüm haklarıyla aynı işyerinde çalışmaya devam etmek.
İşten ayrılıp emeklilik hayatı yaşamak isteyenler eğer son işyerlerinde en az 1 yıl çalışmışlarsa tazminatlarını alıp ayrılıyorlar. Burada kıdem tazminatı, kullanılmayan izinlerin ücreti ve diğer alacaklar ödeniyor.
İşten ayrılıp yeniden sözleşmeyle çalışacaklar için ise aynı şekilde kıdem tazminatı ve diğer alacaklar ödeniyor. Yeni sözleşme ile kıdemi sıfırdan yeniden başlatılıyor.
Üçüncü durumda ise sigortalılar aynı işyerinde ara vermeden tüm haklarıyla devam edebiliyor. Burada herhangi bir ödeme yapılmıyor ve sigortalı için kıdem, izin gibi hakları saklı kalıyor ve aynen devam ediyor.
KIDEM TAZMİNATI HESABINA DİKKAT
Kıdem tazminatı alacak EYT’liler açısından özellikle alacakları miktarın hesabında ‘giydirilmiş ücret’ kavramı öne çıkıyor. Yine 1475 sayılı yasanın 14. maddesinde kıdem tazminatının son brüt ücret üzerinden ödeneceği belirtiliyor. Buna göre kişinin çalıştığı süre son brüt ücret ile çarpılarak kıdem tazminatı hesaplanıyor.
Kıdem tazminatından sadece damga vergisi kesiliyor ve tek seferde taksite bölünmeden ödeniyor. Taksite bölmek ancak işçinin rızası ile olabiliyor. Burada brüt ücretin belirlenmesi sadece alınan maaş ile olmuyor.
Çalışana yıl içinde verilen tüm ödemeler tazminat hesabında kullanılıyor. Bu detayı çok sigortalı bilmediği için daha düşük tazminat alabiliyor.
O yüzden eğer yıl içinde size düzenli olarak ödenen, ikramiye, kasa tazminatı, yemek parası, giyecek parası gibi ödemeler varsa bunları brüt ücrete ekletebilirsiniz.
Burada ödemelerin düzenli olması ve nakit olarak yapılması gerekiyor. Bu yüzden düzenli olmadıkları için mesai, ya da başarıdan dolayı ödenen primler bu hesaba katılamıyor.
Eğer bu ücretleri hesaba katarsanız ‘giydirilmiş brüt ücret’ ile daha fazla kıdem tazminatı alma imkanınız doğuyor.
Bunu bir örnekle açıklayalım. 8 yıl 4 ay ve 10 gün çalışmış ve brüt ücreti 18.000 TL olan bir işçiye her yıl bir maaş da ikramiye ödendiğini varsayalım. Bu işçinin giydirilmiş brüt ücret ile tazminat hesabı şöyle yapılıyor:
Brüt ücret 18.000 TL
Yılda 1 ikramiye 18.000 TL
Ücrete eklenecek miktar: 18.000 / 12 = 1.500 TL
Giydirilmiş brüt ücret : 19.500 TL
8 yıllık tazminat: 19.500 X 8 = 156.000 TL
4 aylık tazminat: 19.500 /12 X 4 = 6.500 TL
10 günlük tazminat: 19.500 / 360 X 10 = 542 TL
TOPLAM TAZMİNAT: 163.042 TL
Damga vergisi: 1.238 TL
İŞÇİYE ÖDENECEK TAZMİNAT: 161.804 TL
Bu işçi eğer kıdem tazminatı hesabında her yıl aldığı ikramiyeyi kullandırmasaydı ödenecek ücret şu şekilde belirlenecekti:
Brüt ücret: 18.000 TL
8 yıllık tazminat: 144.000 TL
4 aylık tazminat: 6.000 TL
10 günlük tazminat: 500 TL
Toplam tazminat: 150.500 TL
Damga vergisi: 1.142 TL
ÖDENECEK TAZMİNAT: 149.358 TL
Dolayısıyla bu işçi ikramiyesini hesaba kattırmadığı için daha az tazminat almış olacaktı.
TEKRAR İŞİ BAŞLAYANLARIN İZİN HAKKI
İşten ayrılarak tekrar işi başlayanların izin haklarıyla ilgili de detaylara dikkat etmesi gerekiyor. İş kanunu bu konuda bir düzenleme içermiyor. Ancak uygulamalar özellikle Yargıtay kararlarıyla belirleniyor. Çalışanın kıdem ve ihbar tazminatı alıp işten ayrılması halinde yıllık izin hakkı tekrar aynı işveren de başka bir tarihte işe başlaması halinde izin hakkı kaldığı yerden devam etmesi gerektiği görüşleri bulunuyor. Burada iki görüş öne çıkıyor.
Birinci görüşe göre, eğer işçi tazminatı ile birlikte kalan izinlerinin parasını da almışsa yeniden sözleşme imzaladığında izin hakkı da yeniden başlatılacak demektir.
İkinci görüşte ise işçi aynı işyerinde ara vermeden yeniden başladığı için izin hakkı belirlenirken önceki kıdeminin de dikkate alınması yönündedir.
Yargıtay’ın bu konudaki kararına göre, “4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir.
Yine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015 yılında verdiği bir karar göre ise önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir.
İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz.
Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir.
Bu hükme göre emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam eden işçinin yıllık ücretli izin süresi hesaplanırken önceki ve sonraki çalışma süreleri toplanması gerekiyor.
İş Kanunu 54. maddesinde de benzer bir hüküm bulunuyor. İlgili madde izin sürelerinin tespitindeki usulleri belirliyor:
Madde 54 – Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır.
Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
Bir yıllık süre içinde 55 inci maddede sayılan haller dışındaki sebeplerle işçinin devamının kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılır.
İşçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru ve yukarıdaki fıkra ve 55 inci madde hükümleri gereğince hesaplanır.
İşçi yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır. Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur.
Güncel
Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde 2 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi
Milli Savunma Bakanlığı, Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde tespit edilen 2 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Irak’ın kuzeyindeki teröristlere yönelik operasyonlar etkin ve kararlı şekilde devam ediyor.Bu kapsamda Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde tespit edilen 2 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi.
Güncel
Naci Görür’den İstanbul’daki 5 ilçe için deprem uyarısı
Prof. Dr. Naci Görür, “Büyükçekmece, Küçükçekmece, Esenyurt, Tarihi Yarımada Fatih ve Zeytinburnu’nda zemin, göreceli olarak iyi durumda değil” dedi.stanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen “6306 Sayılı Yasa Kapsamında İlan Edilen Alan ve Yapılara Yönelik Veri Toplama, Etki Analizi, Değerlendirme Çalışmasına” ait veriler açıklandı.
Buna göre, olası bir depremde İstanbul’da hasar görmesi beklenen tahmini bina sayısı 207 bin olarak belirtildi. Verilere göre, binaların yüzde 30’u 1980 öncesi, yüzde 40’ı 1980-2000 arası, yüzde 30’u 2000 sonrası inşa edildi. Hasar görmesi beklenen her 3 binadan biri ise 2000 sonrası yapıldı. Hasar görmesi beklenen 207 bin binanın yüzde 95’ini oluşturan 196 bin 227 bina ise Avrupa yakasında tespit edildi. İBB’nin, İTÜ ile yaptığı çalışmada, riskli binaların en yoğun olduğu 3 ilçe ise Esenyurt, Büyükçekmece ve Küçükçekmece olarak açıklandı.
Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, verileri değerlendirdi.
Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’da 1 milyon 50 bin binanın yüzde 10’unun çok ağır hasar alacağını belirterek, “Benim o çalışmanın ayrıntılarından bir haberim yok. Muhtemelen de doğrudur.. Yalnız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı araştırmalara istinaden tüm İstanbul’da, Anadolu ve Avrupa yakasında depremde çok ağır hasar alacağı düşünülen bina sayısının 90 binin üzerinde olduğunu zaten biliyoruz. Bütün İstanbul’da da, 1 milyon 150 bine yakın binanın varlığını biliyoruz. Demektir ki, bu aşağı yukarı işte yüzde 10’u, çok ağır hasar alacak. Diğer hasarları saymıyorum yani çok ağır yıkılmayla doğrudan doğruya göçükle burun buruna kalacak bina sayısını 90 bin diye düşünüyorum. Tabii ki hafif hasar, orta hasar alacak bina sayısı da daha da fazla olacaktır” dedi.
‘DEPREM DİRENÇLİ HALE GETİRMEK İÇİN GEREKLİ ÇALIŞMALAR BAŞLATILMALI’
“Bu doğru bir teşhistir. Avrupa Yakası zemin itibariyle, jeolojik formasyonlar itibariyle deprem kaynağı ile olan ilişkisine göre Asya yakasından daha fazla zarar göreceği de bir gerçekti” diyen Görür, şöyle devam etti:
“Bu da bize gösteriyor ki İstanbul’u bir an önce deprem dirençli hale getirmek için çalışmaların başlanması, yürütülmesi gerekir. İBB’nin bu çalışmasına katılıyorum. İstanbul’da deprem gözetildiği zaman en fazla dikkat edilecek, özen gösterilecek ilçeler arasında Büyükçekmece, Küçükçekmece, Esenyurt ve bu tarihi yarımada Fatih o yöreler Zeytinburnu var. Şimdi burada tabii önemli olan buraların deprem dirençli hale getirmek için gerekli çalışmaların ve hemhal bir an önce başlatılması gerekir.
Neden bu bölgeler daha fazla hasar alır? Çünkü bu bölgede demin dediğim gibi zemin, çok göreceli olarak iyi durumda değil. Keza bu bölgede zeminden dolayı diyelim kayma, göçme, sıvılaşma depremin büyük etkisini arttırma olayları yaygın olabilir. Bu bölgelerde, onun için böyle zeminlerde depremin bir anlamda zararını arttıran birimlerin olduğu yerde tabii ki depremin şiddeti de fazlalaşıyor. Depremin şiddeti fazla olunca yıkım fazlalaşıyor.”
‘ESENYURT BELEDİYESİ’NE TAVSİYEDE BULUNDUM’
Esenyurt Belediyesi ile çalışmalara başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, “Esenyurt dediniz, mesela Esenyurt Belediyesi Başkanı, Esenyurt’un depreme hazırlama noktasında yani bizden yardım almayı istiyor. Ben de yani elimden geldiğince bütün belediyelere, ilçe belediyelerine olduğu gibi bu belediyeye de bildiğim kadarıyla depreme nasıl hazırlanacağı konusunda tavsiyelerde bulundum. Toplantılar da hatta zaman zaman yapıyorum. İşte, bugünkü toplantı da yine bu düşünce içerisinde oldu. Ciddi çalışmaların yapılıp insanlarımızın depremden zarar görmemesi için uygulamalara geçilmesi, araziye inilmesi, çalışmaların yapılması gerekli” dedi.
‘550’NİN ÜZERİNDE AKTİF DEPREM VAR’
Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye genelinde bulunan aktif faylarla ilgili uyarıda bulunarak şöyle devam etti:
“Türkiye çok büyük oranda canlı yani aktif depremlerle kesilmiş durumda. Yani bizim ülkemiz, aşağı yukarı 550’nin üzerinde aktif deprem var. Türkiye’nin her yerinde depremler, aktif depremler mevcut. Kimi bölgelerde bu depremler daha yoğun deprem üretme kapasitesi daha fazla. Daha büyük depremler üretebiliyor. Kimi yerlerde deprem üreten fayların boyutu, sayısı daha az, yoğunluğu daha az olabiliyor.
Sözgelimi, Orta Anadolu’da çok fazla depremle karşı karşıya kalmayabiliyorsunuz. Ama Doğu Anadolu’da, depremi çok fazla hissedebiliyorsunuz. Güneydoğu’da hissedebiliyorsunuz Ege Bölgesi’nde daha fazla deprem aktivitesinin fazla olduğunu görüyorsunuz. Ama Kuzey Karadeniz Bölgesi’nde depremler daha az. Bu aktif fayların dağılımına bağlı. Şimdi bir yerde aktif fay varsa muhakkak orada depremler olacaktır. Depremlere karşı hazır olmak için o fayların olduğu yöreleri, kentleri, o fayların özelliklerini göz önüne alarak Deprem dirençli hale getirecek çalışmaları yapmak lazım.”
Dünya
Fahiş hırslar ve kişisel çıkarlar, ülke ve halka yönelik ihanete yol açtı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Karşılaştığımız ihanettir. Fahiş hırslar ve kişisel çıkarlar, ülke ve halka yönelik ihanete yol açtı.” dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Wagner’in eylemini “silahlı isyan” olarak nitelendirdi. Putin, “Rusya’yı tekrar bölmeye izin vermeyeceğiz. Halkımızı koruyacağız.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Putin, silahlı isyan girişiminde bulunanların kaçınılmaz olarak cezalandırılacağını belirtti.
Putin, Wagner krizini toplumu bölme girişimi ve halkın sırtından vurulması olarak nitelendirdi.