Sağlık
Türk Kızılayın azalan kan stokları yeniden normal seviyede
Türk Kızılayın ramazan ayında azalan kan bağış oranlarının yeniden günlük 10 bin ünite, stoklarının ise Kızılay’da bulunanlar ve hastanelere sevk edilenlerle günlük 85 bin ünite düzeyine ulaştığı bildirildi.
Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü Medikal Direktörü Levent Sağdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan bağışlarının ramazan ayı, aşırı sıcak ve soğuklarda dönemsel etkiyle azalabildiğine işaret etti.
Sağdur, şunları söyledi:
“Şu anda günlük 10 bin kan bağış rakamlarını gördük. Bu oran bizim sıkıntı yaşamadığımız, hastanelere verdiğimizden biraz daha fazla kan bağışı toplayabildiğimiz anlamına geliyor. Türk Kızılay kan stokları günlük 29 bine gelmiş durumda. Ülkemizde hastanelere de kan dağıtılıyor ve oralarda da 50-60 bin civarında stok var. Ülkemizde 85 bin ünite civarında günlük kan stoku söz konusu.”
“Hastanelere sevk edilenden daha fazla kan bağışı yapılıyor”
Kanın sürekli bir ihtiyaç olduğuna ve ramazan ayında yaşanan düşüş nedeniyle bazı spekülasyonların yapıldığına işaret eden Sağdur, Türk Kızılayın acil durumlar için belirlediği minimum 52 bin düzeyindeki kan stok seviyesinin hastanelere kan verilemediği anlamına gelmediğini vurguladı.
“Şu anda hastanelere sevk edilenden daha fazla kan bağışı yapılıyor.” diyen Dr. Sağdur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Minimum kan stoku seviyesi, trafik kazası, deprem gibi olağanüstü durumlarda hiç kan bağışı yapılmasa dahi 7 gün boyunca bütün hastanelerin kan ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz bir seviyedir. Kan miadı olan bir üründür, örneğin 75 bin ünite olarak belirlenen maksimum stokumuz da var. Türk Kızılay kan stoklarında 75 bin ünite geçildiği zaman da vatandaşlarımıza çağrı yapıp kan bağışlarını yavaşlatırız.”
“Dönemsel sıkıntı net bir şekilde aşıldı”
Son 15-20 yılda dönemsel azalmalar haricinde minimum kan stok seviyesinin her zaman yakalandığının altını çizen Sağdur, kanın işlemden geçme süreci de dikkate alındığında hastaların ihtiyaçlarının anında karşılanabilmesi için düzenli ve sürekli bağışın çok önemli olduğunu söyledi.
Sağdur, günlük 10 bin ünite bandında kan bağışı devam ettiği sürece ne olağanüstü ne acil ne de rutin durumlarda sıkıntı yaşanmayacağını belirterek, “Ramazanda kan bağışlarıyla ilgili yaşanan dönemsel sıkıntı net bir şekilde aşıldı, kan bağışlarımız bir haftadır günlük 9-10 bin bandında devam ediyor. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
“Kan ihtiyacı ancak toplumsal dayanışmayla çözülebilir”
Sıcak havalarda da kan bağışının azalabildiğine işaret eden Sağdur, kanın acil değil sürekli bir ihtiyaç olduğuna dikkati çekti.
Türk Kızılayın “kanver.org” isimli sitesinden kan bağış noktalarının haftalık paylaşıldığını, kişilerin bu noktaları kontrol edip istediğinde kan bağışı randevusu da alabileceğini anlatan Sağdur, “Kan ihtiyacı ancak toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayla çözülebilir. Kanın yapay olarak üretilmesi veya yurt dışından getirilmesi mümkün değil. Hastanede ihtiyacı olan kişiler için illa bir başka vatandaşın bağışta bulunması gerekiyor.” çağrısında bulundu.
“Türk Kızılay, kan satışı yapmıyor”
Sağdur, Türk Kızılayın “kan sattığı” iddialarının asla gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, “Bu yönde kurulmuş bir sistem yok. Vatandaşlarımızın hastanelerdeki ihtiyacını tamamen devletimiz karşılıyor ve bunun üzerine kurulmuş bir sistem uygulanıyor.” dedi.
Dünyada kan bankacılığı uygulamalarında en gelişmiş sistemi uyguladıklarını aktaran Dr. Levent Sağdur, bu sistemin dünyanın birçok ülkesinde de Türk Kızılay vasıtasıyla hayata geçirildiğini, Kızılay uzmanlarının bu ülkelere danışmanlık verdiğini kaydetti.
Bağışçı gençten “İnsanlar zor durumda kalmasın istedim” mesajı
Türk Kızılay Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi’nde kan bağışında bulunan 20 yaşındaki Zülfikar Aktaş, “İlk kez kan bağışında bulundum ama bundan sonra düzenli bağış yapmayı düşünüyorum. Ülkemizde kan stokları azaldığı için insanlar zor durumda kalmasın diye kendimce bir çaba göstermek istedim.” dedi.
Aktaş, sağlık durumu el veren herkese kan bağışında bulunma çağrısı yaparak, “Bir kan bir başka insanın hayatını kurtarabilir.” diye konuştu.
50 yaşındaki Satılmış Topçu da bir arkadaşının hastanedeki eşi için kan bağışı yapmaya geldiğini anlatarak, “Herkes kan bağışında bulunmalı. Ben zaten düzenli bir kan bağışçısıyım, yıllardır kan bağışında bulunurum. Şu anda da kendimi çok iyi hissediyorum.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de 18-60 yaş aralığında, 50 kilogramın üzerinde ve sağlık durumu el veren herkes Türk Kızılay bağış noktalarından kan bağışında bulunabiliyor.
Sağlık
Dikkat “Sahte güneş kremleri” deri hastalıklarını tetikleyebilir
Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, “Sahte güneş koruyucuları kalıcı hasarlara neden olabiliyor, o kimyasallar ciltte lekelenmelere yol açabiliyor. Daha önemlisi koruyuculukları yok, alerji riskleri çok fazla.” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yılmaz, güneşin hayatın kaynağı olduğunu ancak yoğun geldiği dönemlerde yanıklar, kanser riski başta olmak üzere birçok soruna yol açabildiğini söyledi.
Açık tenli ve renkli gözlü insanların güneş ışınlarından daha fazla etkilendiğine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
“Güneşten korunmak için mümkün olduğunca şapka takmayı, uzun kollu giyinmeyi öneriyoruz. Güneşe karşı aşırı duyarlılığı varsa, çabuk yanıyorsa, deri kanseri öyküsü varsa özellikle bebeklerde mümkün olduğu kadar güneşin yoğun olduğu saat 10.00-16.00 arasında dışarı çıkmamalarını, çıkmak zorunda kalanlar için güneş koruyucu krem kullanmalarını öneriyoruz. Güneş koruyucu kremlerde 30 faktör yeterli olmaktadır. 30 faktörün üzerindekiler arasında etkinlik açısından çok büyük bir fark yoktur. Bazı kimyasalların biraz daha artışı anlamına geliyor. Güneş kremi kullanılacaksa etkisi yarım saat sonra başlayacaktır ve 2,5 saatte bitecektir. ‘Güneş kremini sabah sürdüm akşama kadar korunuyorum’ diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, boşuna kimyasal alıyorsunuz.”
“Markası belli olmayan veya taklit ürünlerden kaçının”
Yılmaz, güneş kreminin 2-2,5 saat arayla yeniden sürülmesi gerektiğini hatırlatarak, satın alırken dikkatli olmak gerektiğinin altını çizdi.
Ucuz ürünlerden şüphe edilmesini öneren Yılmaz, şöyle konuştu:
“300 liralık bir ürün pazardan ya da güvenilir olmayan bir siteden çok ucuza alınmışsa bir sıkıntı vardır. Gerçek güneş koruyucu değil, hatta tam tersine sağlığımızı tehlikeye atabilecek birçok kimyasal içeriyor olabilir. İçerisinde ağır metaller, kimyasallar ve alerji riski olabilir. Deri kanserlerini tetikleyebilir. ‘Güneş kremi kullanıyorum nasıl olsa’ diyerek dışarıda cesur davranıp, deri kırışıklığı, lekeler ya da kanser gelişimi dahil birçok hastalığa davetiye çıkaracaktır. O nedenle markası belli olmayan ya da taklit ürünlerden kaçınmalarını öneriyorum. Sahte güneş koruyucuları ciltte kalıcı hasarlara neden olabiliyor, o kimyasallar ciltte lekelenmelere yol açabiliyor. Daha önemlisi koruyuculukları yok, alerji riskleri çok fazla, onlardan kaçınmaları gerekiyor.”
Türkiye’deki deri tipinde yüksek koruyuculara gerek olmadığına işaret eden Yılmaz, 30 ile 50 faktör arasındaki güneş kremlerinin sadece yüzde 2’lik koruyuculuk farkı olduğunu bildirdi.
Güneş yanıklarına yoğurt, salça, diş macunu sürmek sakıncalı
Yılmaz, güneş yanıklarının ciddi bir tablo olduğunu belirterek, “Güneş koruyucu kullanmadan uzun süre açıkta kalınmışsa özellikle sırtta çok ciddi su toplamalar, kızarıklıklar olabilir. Böyle durumlarda yoğurt, salça ya da diş macunu gibi ürünler sürmek enfeksiyon riskini artıracak, kalıcı iz ve leke riskine neden olacaktır. Onun için hekime görünmeli. Eğer görünemiyorsa iki saatte bir üç doz halinde aspirin alınmasını, kortizonlu losyonlar, kremler kullanmasını öneriyoruz.” ifadesini kullandı.
Bronzlaşmaya çalışmak deri kanserlerine davetiye çıkarıyor
Aspirinin ağrıyı ve kızarıklığı baskılamada rahatlatıcı etkiye sahip olduğunu anlatan Yılmaz, bronzlaşmaya çalışmanın da deri kanserlerine davetiye çıkardığını vurguladı.
Sağlık
Almanya Federal Meclisi ilaç kıtlığına karşı yeni yasayı onayladı
Almanya’da hükümetin gelecekte ilaç tedarikinde yaşanabilecek darboğazları önlemeyi amaçlayan yasası Federal Meclis’ten geçti.
Federal Meclis’te yapılan oylamada “Patent dışı ilaçlarda teslimat darboğazlarıyla mücadele ve çocuk ilaçlarının tedarikini iyileştirme yasası (ALBVVG)” olarak adlandırılan yasa tasarısı hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oylarıyla kabul edildi.
Böylelikle, Federal Meclis, hükümetin ilaç tedarik sorunlarıyla mücadelede tedbirler alması konusunda yolu açtı.
Yeni yasa, ilaçta sabit fiyatlar, indirim anlaşmaları ve çocuk ilaçlarının tedariki alanında yapısal önlemler getiriyor.
Yasaya göre, ilaç şirketleri belirli ilaç ve antibiyotiklerde en az 6 aylık stok bulundurma zorunda olacak.
Çocuklar için ilaçların yetersiz olduğu durumlarda eczaneler diğer üreticilerin aktif bileşenlerini daha kolay dağıtabilecek. Çocuk ilaçları için sabit fiyat ve indirim anlaşmaları kaldırılacak.
Avrupa’da üretilen antibiyotikler tercih edilecek ve kıtada yeniden daha fazla antibiyotik ilaç üretilmesi için kamu teşvikleri sağlanacak.
Almanya’da Kovid-19 pandemisiyle başlayan tedarik zincirindeki aksaklıkların neden olduğu ilaç sıkıntısı eleştirilere neden oluyordu.
Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach söz konusu yasa taslağını nisan ayında açıklamıştı.
Lauterbach, aşırı tasarrufun son birkaç yılda Almanya’da patentsiz ilaç arzını önemli ölçüde kötüleştirdiğini belirterek, Almanya’nın ilaç satış pazarı ve üretim yeri olarak yeniden daha cazip hale gelmesi gerektiğini vurguladı.
Alman Federal İlaç ve Tıbbi Cihazlar Enstitüsü (BfArM) geçen yıl Almanya’da tedarik sıkıntısı yaşanan 299 ilacın listesini internet sitesinde yayımlamıştı.
BfArM’ye göre tedarik darboğazının nedeni Çin ve Hindistan gibi ülkelerden gelen teslimatların yetersizliğiydi.
Avrupa’da maliyet nedeniyle uzun yıllardır ilaç üretimi azalmıştı.
Almanya’da eksik olan ilaçlar arasında antibiyotikler, diyabet ilaçları, kanser ilaçları, bağışıklık sistemiyle ilgili ilaçlar ve ağrı kesiciler yer alıyordu.
Sağlık
Bakan Koca; sağlık ekipleri bayramda da görev başında
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kurban Bayramı tatili boyunca acil durumlara en kısa sürede müdahale etmek amacıyla çevre yolu bağlantı noktalarında sağlık ekiplerinin görev başında bulunacağını bildirdi.
Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “9 günlük Kurban Bayramı tatili boyunca İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, ülke genelinde çevre yolu bağlantı noktalarında acil durumlara en kısa sürede müdahale etmek amacıyla helikopter ve acil yardım ambulansları, UMKE timleri ve motorize ekiplerimizle biz görev başındayız. Kaza riskine karşı lütfen dikkatli olun. İyi bayramlar.” ifadelerini kullandı.
Tatil süresince İstanbul, Ankara ve İzmir’de trafiğin yoğun olduğu noktalarda da tedbir alınacağını belirten Bakan Koca, görev başındaki sağlık ekiplerinin görüntülerini paylaştı.